2025 ve 2026 Dünya Deniz Küreği Şampiyonaları Duyuruldu

2025 Dünya Deniz Küreği Beach Sprint Finalleri Rio de Janeiro, Brezilya’da Gerçekleşecek

World Rowing Konseyi, 2025 Dünya Deniz Küreği Beach Sprint Finalleri’ni Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrine verme kararı aldı. 23-26 Ekim 2025 tarihlerinde gerçekleşecek olan etkinlik, Amerika kıtasında ve Güney Yarımküre’de düzenlenen ilk Dünya Deniz Küreği Beach Sprint Finalleri olacak.

“Yarışmalar Rio de Janeiro’nun ikonik plajlarında gerçekleşecek ve Deniz Küreği Beach Sprint’in heyecan verici doğası bu ortama mükemmel uyum sağlayacak. Organizasyon komitesi ve Brezilya Kürek Federasyonu ile çalışarak bu etkinliği unutulmaz kılmayı sabırsızlıkla bekliyoruz,” dedi World Rowing Başkanı Jean-Christophe Rolland.

Aynı toplantıda, 2025 yılı için Dünya Deniz Küreği Şampiyonası düzenlenmemesi kararı da alındı. Bu etkinlik bir sonraki kez 2026 yılında gerçekleştirilecek. Sporcular, yakında duyurulacak olan Kıtalararası Deniz Küreği Şampiyonaları’na katılabilecekler. Diğer deniz küreği etkinlikleri için World Rowing’in web sitesindeki takvim takip edilebilir.

2026 Dünya Deniz Küreği Şampiyonası ve Beach Sprint Finalleri Qingdao, Çin’de

World Rowing Konseyi, 2026 Dünya Deniz Küreği Şampiyonası ve Beach Sprint Finalleri’nin Çin’in Qingdao şehrinde yapılacağını duyurdu. Etkinliklerin kesin tarihleri daha sonra açıklanacak.

2008 yılında Olimpik Yelken Yarışları’nın düzenlendiği Qingdao, Şandong eyaletinde yer almakta ve yakın zamanda yeni Deniz Küreği Spor Merkezi’ni hizmete açtı. 2026 Dünya Deniz Küreği Beach Sprint Finalleri, bu etkinliğin Çin’de ikinci kez düzenlenmesi anlamına geliyor. İlki, 2019 yılında Shenzhen’de gerçekleştirilmişti. O tarihten bu yana deniz küreği dünya çapında büyük bir ivme kazandı ve Olimpiyat programına dahil edildi.

“Beach Sprint Finalleri ve Deniz Küreği Şampiyonaları için Çin’e geri dönmekten büyük mutluluk duyuyoruz,” dedi Jean-Christophe Rolland. “İlk Beach Sprint Finalleri 2019’da Shenzhen’de yapıldı ve bu disiplinin artık Olimpik bir dal olarak tanındığı bu dönemde, 2026’da Çin’e dönmemiz çok anlamlı.”

Deniz Küreği Beach Sprint Olimpiyatlarda Yerini Alıyor

Deniz Küreği Beach Sprint disiplini, ilk kez 2028 Los Angeles Olimpiyat Oyunları’nda Olimpiyat sahnesine çıkacak. Bu, kürek sporunun iki farklı disiplinle Olimpiyat Oyunları’nda yer alacağı ilk durum olacak. Ayrıca, Deniz Küreği Beach Sprint, 2026 Dakar, Senegal’de düzenlenecek olan Gençlik Olimpiyatları programına da dahil edildi.

World Rowing, disiplinin küresel büyümesini hedefleyen iddialı bir strateji başlatmış durumda. Bu strateji, farklı coğrafyalarda artırılan yatırımlar ve çok sporlu yüksek profilli etkinliklere katılım ile destekleniyor. Bu küresel büyüme stratejisi, 2028 Los Angeles Olimpiyat Oyunları ile devam edecek.

KAYNAK: WORLDROWING

World Rowing kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Almanya’da su sporları nasıl inkişaf etti?

Almanyada bugün 4000 kürek kulübünde 41 bin müsabık ve senede kürek çeken 3,5 Milyon sporcu vardır.

Berlin (Hususi muhabirimizden)

Almanya’da su sporları pek ileri gitmiştir. Bu muvaffakiyet, Almanların çok sistemli çalışmasından ileri gelmiştir. Bu mevzu üzerinde yaptığım etüd, şu şayanı dikkat neticeyi verdi.

Almanlar kürek sporuna evvelâ donanmada başlamışlar, bilâhare ticareti bahriye mensubini, sahil boyunda oturan sivil muhit donanmayı taklide başlamıştır. Sivil ve resmî bu iki zümre arasında bir rekabet belirmiş, yarışlar tertib edilmeğe başlanılmış. Nihayet kürek yarışları tıpkı at yarışları gibi bir moda halini almış ve bundan tam yüz bir sene evvel Hamburg’da ilk defa (kürek yarışları tertibi) cemiyeti namında bir federasyon kurulmuş. Bu federasyona bütün Alman idman cemiyetleri dahil olmuşlar… Zaman geçtikçe bu güzel spor Almanya’nın baştanbaşa sulayan nehirler civarında da revaç bularak ikinci Reich zamanında ehemmiyetli mevkiini iktisab muvaffak olmuştur.

Devletin her işinde olduğu gibi spora da büyük ehemmiyet veren Bismark, kürek sporunu da himayesine alarak buna onayak olmuş. Onun zamanına kadar, şimdi bizde bulunan teknelere müsabih kaba teknelerde yarışlar yapılırken yeni nizamnameler çıkarılarak tekne eb’adı tahdidini ortadan kaldırmış.

Sahibi salahiyetlerin bana anlattıklarına göre bu hareket kürek sporunda en büyük bir inkılâb olmuş. Her kulüp yarışlarda muvaffak olmak için en ince, en narin futayı yaptırmak zaruretinde kalmış. Tabii bu büyük bir rekabet doğurarak bu iş o kadar incelmiş ki en meşhur deniz inşaiye mühendislerimizin en mühim meşgalesi bu olmuş. Bir taraftan yepyeni bir spor doğarken diğer taraftan da deniz inşaiyeciliğinde yepyeni bir san’at peyda olmuş.

Kayser İkinci Vilhelm zamanında da kürek sporu en iyi himayeye mazhar olmuş. Bizzat kendisi (İmparatorluk Kupası) namı altında büyük yarışlar tertip ettirmiş. Bu yarışlara zamanın en mühim ecnebi devlet adamları davet olunmuş. Kibar muhitin verdiği kıymet üzerine kürek yarışları aynı zamanda en son kadın modası meşherleri halini almışlar. Harbden evvel Almanya kürek sporunda büyük mükâfatlar kazanmış, birçok şampiyonlarda en ön mevkii almışlar. Büyük Harb tabii her şeyi hâk ile yeksan etmiş. Harbden sonra yapılan ilk olimpiyatlara Almanlar iştirak edememişler. Nihayet 1928 Amsterdam olimpiyatında bir tek yarış kazanarak harbden sonraki ilk muvaffakiyeti elde etmişler. 1932 olimpiyatında Almanlar pek iyi hazırlanarak gitmişlerse de bu senelerde pek iyi olan Macar, İtalyan, İngiliz ve Amerikalılar karşısında da ancak (dörtlü) yarışını kazanabilmişler. Buna mukabil Londra’da yapılan Henley yarışları denilen ikişer ikişer çarpışarak yapılan cihanşümul yarışlarda daha muvaffakiyetli dereceler elde etmişler.

1933 senesi Almanya’da inkılâb senesi olduğundan bir müddet kürek sporu bocalamış… 1934’den itibaren daha büyük bir teşkilâtla yeniden organize edilerek çalışılmaya başlanılmış. Yalnız 1934 senesinde bir hataya düşülmüştür. Muhafazakârlık ümdelerini her şeyde canlandırmak isteyen Nasyonal-Sosyalist fırkası sporda da bunu takibe başlamış, halbuki Amerika, İngiltere gibi hatta Macaristan, İtalya gibi memleketlerde yepyeni (kürek çekme) tarzı takib edilirken Almanlar sırf bir fikri sabit yüzünden (ortodoks) tabir ettikleri tarzda kürek çekmekte sabit kalmışlar. Bu yüzden Berlin’de 1935’de yapılan bizzat gördüğüm Avrupa şampiyonası yarışlarında gayet fena netice almışlardır. Olimpiyattan bir sene evvel böyle bir netice almaları Almanları pek haklı bir endişeye sürüklemiş ve bunun çaresine bakılmıştır. İşte ben bu sıralarda Berlin kürek kulübüne girmiş bulunuyordum. Uzun tetkikler kürek çekme tarzında bir yenilik yapmanın lâzım geldiği kanaatini belirtmişti. İngiltere’den yeni baş antrenörler getirilmiştir.

Almanya’da Fairbairn stili denilen tarzı kabul etmiş bulunan antrenörleri bu baş antrenörlerin emrine verdiler. 1936 senesi girmeden teknik ve talim heyeti hazırlanmış oldu. Sene başından itibaren en ince sıhhi tetkiklerden geçirilerek Berlin’de, Mannheim’da, Frankfurt’ta birer milli takım kampı kurdular. Bu yeni stili elifbasından başlayarak iyice öğrettiler. Esasen pek kolay olan bu yeni tarz kürek çekmeyi öğrenmekte Almanlar zorluk çekmekteydiler. Kamplardaki tam disiplin, sıhhat ve temizlik kavaidine karşı gösterilen ifrat derecesindeki dikkat, her takım başına bir doktor, bir kimyager, bir antrenör ve iki sıhhat memuru Alman kürekçilerini bir sene zarfında dünyanın en iyi kürekçileri haline getirmekte teahhür göstermedi. Olimpiyat kürek yarışlarını teşkil eden 7 yarıştan beşini kazandılar. Yalnız (2 çifte) ile (8 lik) yarışlarını kazanamadılar. Almanlar bunlarda da kazanmak azmini güderek geçen hafta gene İngiltere’de yapılan Henley yarışlarında İngilizleri yarım fita boyu takarak birinci geldiler.

İstatistiklere nazaran senede 3 buçuk milyon kişi kürek çeken, federasyona bağlı 4 bin kürek kulübünde (41) bin müsabak kürekçiye sahip olan Almanya, aynı zamanda dünyanın en iyi şampiyonlarını da elde bulundurduğunu bu iki sene zarfındaki muvaffakiyetleriyle ispat etmiş oldu.

İstatistiklere nazaran senede 3 buçuk milyon kişi kürek çeken, federasyona bağlı 4 bin kürek kulübünde (41) bin müsabak kürekçiye sahip olan Almanya, aynı zamanda dünyanın en iyi şampiyonlarını da elde bulundurduğunu bu iki sene zarfındaki muvaffakiyetleriyle ispat etmiş oldu.

Böyle muvaffakiyetlerin darısı başımıza, diyecek kadar ileri gitmek istemem. Bununla beraber bu yakınlarda deveran eden şayialara nazaran spor kurumunun bir vekâlete raptı havasını sevinerek duyarak, yeni yapılacak teşkilatta su sporlarına verilmesi lâzım gelen mevkiin ve himayenin unutulmaması için bir daha bu satırlarla nazarı dikkati celbetmeyi memleket sporu hesabına bir vazife addediyorum.

Moda deniz yarışları

Büyük bir deniz bayramı halinde yapılacak

25 Temmuz Pazar günü Modada yapılacak kürek, yelken yarışları programı iki kısma ayrılmıştır. Yarışların bir kısmı sabahleyin 10.30’da başlayacak 11.40’ta bitecektir.
Müsabakalar öğleden sonra saat 13.30’da tekrar başlayacaktır.

İlk müsabaka 10.30’da 1600 metre mesafe dâhilinde birlik klasik tekneler arasında olacaktır.
10.50’de 1600 metre iki çifte klasik,
11.15’te 1600 metre dörtlük klasik,
11.40’ta 800 metre mesafe dâhilinde kadınlar arasında iki çifte klasik tekneler müsabakası olacaktır.

Öğleden sonra başlayacak program:
13.30’da 1600 metre beş çifte almanalar profesyonel yarışları yapılacaktır.
14.00’de 800 metre mesafede tahliye sandalları,
14.20’de 800 metre kadınlar arasında dörtlük klasik,
14.50’de 1600 metre su üzerinde kayak,
15.10’da 1600 metre yedi çifte lüks piyade,
15.30’da 1600 metre altı çifte kanca başlı,
15.50’de can kurtaran sandalları manevraları,
16.10’da 800 metre can kurtaran sandalları yarışları (buna Denizyolları kılavuz, Şirketi Hayriye, Liman İşletmesi, Akay gemicileri iştirak edecektir.)
17.10’da eski yarışlar, 1600 metre mesafe dâhilinde yapılacaktır.
17.25 mübareze tekneleri oyunları,
Saat 18’de yağlı direk müsabakası,
18.30’da roket atma ve tahsis manevraları yapılacaktır.

Cumhuriyet Gazetesi kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Denizin zevkini çıkarmalıyız

İstanbul’da ömründe denize girmemiş yüz binlerce insan var.

Kürek çekmenin lezzetini, rüzgarların doldurduğu yelkenler altında dolaşmanın zevkini tatmalıyız

Nihayet yaz geldi. Sahil şehirlerinde “yaz” demek “deniz” demektir. Denizin yanıbaşında doğup büyüyen insanlar, daha doğrusu Karadenizlilerin tabiriyle “yalı uşakları” (yalıların çocukları, zenginlerin çocukları) yaz mevsimini denize kavuşmak için beklerler ve çok eski zamanlardan beri sahil çocukları denizin zevkini çıkarmayı bilmişlerdir.

Denizi sevmek, onun kah coşup şahlanan, kah durgunlaşıp süzülen sularında ufuklara açılmak, yaz güneşiyle ışıl ışıl ışıldayan sahillerde yüzmek, kürek çekmek, yelken kullanmak bütünüyle ayrı, tadına doyum olmayan bir zevktir.

Her sene yaz mevsiminde Avrupa’nın Karadeniz ve Akdeniz’e bakan şehirlerinde oturan genç ihtiyar, kadın erkek yüz binlerce, milyonlarca insan günlerini sabahtan akşama kadar denizlerde, boydan boya uzanan kumsallarda geçirirler. Denize uzak şehirler tamamen denizden boşalır, çünkü artık yaz gelmiş, deniz mevsimi gelmiştir. Herkes onun bin bir eğlencesinden istifade edecektir.

Tabiatan en çeşitli güzelliklerle süslenmiş olan İstanbul’un bahâ biçilmez hazinelerinden biri de kıyılarına ve geniş ufuklarını baştan aşağı çevirmiş olan denizidir. Dünyanın hiçbir tarafında, hiçbir şehir deniz bu kadar yakından kucaklanmış, kıyılarına bu kadar telifete sokulmuş değildir.

İsmi asırlarca dillerde dolaşan güzel İstanbul’un semalarına hakim olan tabiat ancak tepelerden sahillere doğru inip denizin maviliğine uyanıktan sonra emsalsız bir renk ve ışıkla bezenerek bir kat daha güzelleşir. Gündüzleri Boğaz’ından mavi bir kumaş gibi akıp geçen deniz geceleri yıldızların ışıklarile parlayan tellî pullu bir gelindir.

Denizi seven, onun sakladığı eğlenceleri tatmasını bilen bir meraklı için Moda ve Kalamış’tan başlayarak Pendik’e kadar uzanan sahiller bir hazine, emsâlisiz kumlukları ile Florya bir define’dir. Dünyanın en güzel plajları, hem de tabii olarak, İstanbul şehri’nin etrafına toplanmışlardır.

Dünyanın her tarafında yaz mevsimi gelince insanlar sonsuz bir arzu ile denizi arar ve tabii şeraiti iyi olmasa bile, buldukları ile iktifa ederek ondan her türlü istifade ve eğlenceyi temin ederlerken ayaklarımızın ucuna çarşaf gibi serilerek sahillerimizi yahyan güzel denizlerden, eşine nadir raslanır kumsallarımızdan faydalanabiliyor muyuz?

Yüzmek bilenlerimizin, kürek çekmek meraklılarımızın, yelken heveslilerimizin sayısı kaç yüz bine varıyor?

Deniz mevsiminde İstanbulda plajlara devam edenlere bakılacak olursa yüz binlik bir rakkam söylemek müşküldür. Fakat İstanbulda ömründe Denize ayağını sokmamış, hayatında bir kayık gezintisi yapmamış olanların sayısı muhakkak birkaç yüz bine fazladır.

Denizin yanıbaşında bulunan ve üç tarafı denizle çevrilmiş olan İstanbul’da doğup büyüdüğü, gençlik çağını doldurup ihtiyarladığı, saçı sakalı bembeyaz olduğu halde bir defa bile denize girmek merakına kapılmamış birçok İstanbullu ile şahsen tanık değil miyiz? Vapur sallantısından korkarak köprüden Üsküdar’a geçmekten çekinen, Sarayburnu önünde mide bulantılarına uğrayan ahbaplarımız yok mudur? Boğaz içine, Adalara işleyen vapurlarımızda deniz tutmasına karşı kırmızı külahlar içinde nane şekeri satılmaz mı?

Bütün bunları bir tarafa bırak sak bile bir deniz şehri olan İstanbulda deniz sporları uğraşan kaç kulüp vardır ve azalarının adedi ne kadardır? Halbuki bir İstanbullu için yüzmesini, kürek çekmesini bilmemek bile şaşılacak şey değil midir?

Elbette, metnin tamamını size sunabilirim:

Yaz mevsiminde bütün dünyayı neşeye boğan, eğlenceye gark eden deniz, bizde, üzerinden vapurla geçilen bir yol vaziyetinde kalmamalıdır. Kendimizi ayaklarımızın ucunda bekleyen bir eğlenceden mahrum ediyoruz. İstanbulda deniz eğlencesi büyük masraflara mütevakkıf bir eğlence değil dir.

Bol bol denize girerek onun hayat dolu zerrelerinden istifade etmeliyiz. Tatlı günlerimizi çoluk çocuğumuzla beraber, kumluklara uzanarak geçirmeliyiz. Kürek çekmenin lezzetini, serin rüzgârların doldurduğu yelkenler altında güzel denizlerde yolculuk etmenin zevkini, denizde yorulup sahilde dinlenmenin hazzını tatmalıyız. Çocuklarımıza küçük yaştan itibaren deniz sevgisini aşılayalım, deniz eğlenceleriyle büyütelim ki, onlar da deniz aşkı ile ihtiyarlasınlar.

Güzel İstanbulumuzu nadir bir letafetle üç tarafından kucaklamış bulunan deniz emrimize amadedir.

S. H. R.

Akşam Gazetesi kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Atatürk ve Sporcularımız

Ulu Önder dün, Floryada, Güneş kürekçilerine iltifat ettiler.

Uzun mesafe üzerinde idman yapmak maksadile Florya’ya gitmiş olan Güneş kürekçileri dördü dörtlük, dördü ikilik olmak üzere sekiz skifle Florya önlerinde dolaşırken Büyük Liderin nazarı dikkatini celbetmişlerdir. Verdikleri emir üzerine sekiz skif Atatürk’ün önünde sıralanmış ve içindeki sporcular hep bir ağızdan “sağ ol” diye üç kere bağırmışlardır. Akşam üstü gezintiye çıkan Atatürk sporcuların yanına gitmişler ve iltifatta bulunmuşlardır.

Ulu Önderimiz skiflerden biriyle gezmek arzusunu izhar etmişler, bunun üzerine Çetin adlı skife geçmişler, on dakika kadar kürek çekmişlerdir.

Son Telgraf Gazetesi kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Almanya’da su sporu

Dünyanın en büyük denizci memleketlerinden biri de hiç şüphesiz ki Almanya’dır. Vakıa büyük harpten sonra Almanya bu büyük ehemniyetini kaybetmiş idiyse de bugün tekrar harpten evvelki halini hemen hemen iktisap etmiş demektir. Esasen sivil denizcilik hayatı harpten sonra pek elim vaziyetlere düşmüş değil idi. Gerek ticaret donanması olsun, gerekse de su sporları olsun hayatlarını devam ettirebilmişlerdir.

Ben burada, Almanya’da su sporlarının inkişaf sahasını mütalâa etmek istediğimden, ticareti bahriye, yani sivil donanma bahsini bırakıyorum.
Birçok nehirler, dereler, göller, kanallar ve sahillerle baştan aşağı kadar bir su memleketi olan Almanya’da su sporlarının her türlüsü yapılıyor. Yüzme, kürek, yelken, motorbot, padilbot ve kano sporları ilk nazarda göze çarparlar.
Yüzme Almanya’da hemen hemen yemek yemek, uyumak gibi ihtiyaç haline girmiş bulunduğundan yapanların miktarını tasavvur etmek dahi güçtür. Yapmayanlar pek cüz’î bir yekûn teşkil ettiklerinden her halde bunların yekûnunu bellemek daha kolaydır. Mayıs ayının ilk güneşli günlerinden başlayarak ta teşrinlerin sonuna kadar çocuk, çoluk, ihtiyar genç herkes bir su kenarına koşar. Tabiatın verdiği bu güzellikten istifade ederler, rasihlerle mektep ders programları arasında beden terbiyesinden maada yüzme dersi diye başlıbaşına bir ders olduğunu öğrendiğim zaman mütehayyir olmadım diyemem; her altı yaşını dolduran çocuğa mecburi yüzme dersi öğretilir. Bu ders kışın Almanya’nın her şehrinde bulunan kapalı havuzlarda ve yazları açık hava hamamlarında veriliyor. Bu kapalı havuzların sahipleri belediyelerdir. Belediyeler hem sıhhati umumiye ve hem de spora yardım ederlerken kendi bütçelerine de bir varidat menbaı olmak üzere bu havuzları işletiyorlar. Bu havuzlara giderseniz nazarı dikkati celbedecek bir şekilde konmuş, herkesin yüzme öğrenmesini teşvik edici propaganda levhaları ile karşılaşırsınız. Mesela bunlardan birisi: (Anne! Eğer oğlunu bir gün kaybetmemek istersen ona yüzme öğret!) şeklindedir. Bunda ibret almamak imkânsızdır.

Kürek sporuna gelince, Almanya’da bu sporun pek eski bir mazisi vardır. Kürek sporu federasyonu bundan tam 101 sene evvel kurulmuştur. Geçen sene yüzüncü yıldönümünü Almanlar büyük merasimle kutladılar. Bu spor, tıpkı şimdi bizdeki gibi, ilk evvela sahil boylarında başlamıştır. Bilâhare göller, dereler, ırmaklar ve kanal geçen iç şehirlerde de inkişaf etmiştir. Gitgide bu güzel su sporu Almanya’nın her tarafını sararak bugünkü dünyaca mâlum şâhikasına çıkmıştır.
Bugün Almanya’da yalnız kürek kulübü olarak federasyona bağlı 4000 cemiyet vardır.
Kürek sporu müsabıkı olarak ta 41 bin kişi vardır. Bu miktarlara, anlaşıldığı gibi, ne kano kulüpleri ve ne de padilbot kulüpleri dahil olmadığı gibi, yalnız zevk için kürek çeken yüzbinlerce su sporu tam amatörleri de dahil değildir. Geçen seneki Berlin Olimpiyatlarında 7 yarıştan 5 yarışı kazanan Almanlar aynı zamanda dünyanın en iyi kürekçilerine sahip olduklarını da ispat etmişlerdir. Kürek Almanya’da Alman jimnastiğinden sonra en çok yapılan ve sevilen idmandır.

Yelken sporuna gelince; Almanların bu hususta da en ileri safhada oldukları görülür. Ren, Oder, Elbe gibi büyük nehirlerle sayısı onbinleri geçen göller ve dereler birbirlerine bağladırlar. Bu su yollarında tıpkı sahillerde olduğu gibi binlerce yelkenli, motorlu tekneler dolaşırlar. Koskoca seyahat yatlarından tutunuz da en küçük dingî ve ince levralar varıncaya kadar her türlü tekne sahillerden iç şehirlere ve iç şehirlerden sahillere sanki kara vasıtaları gibi akın edip dururlar. Meselâ Hamburg’daki bir yat mükemmelen ta Berlin’in göbeğine kadar nehir ve kanallar vasıtasıyla gelebiliyor.

Yelkencilik çok para isteyen bir spor olmakla beraber Almanya’da pek ileridir. Yat kulüpleri muhtelif organizasyonlarla bu sporu bir halk sporu haline getirmişlerdir. Bilhassa yole ve şarpıcılık çok ilerlemiştir. Alman gençleri ekseriya amatör inşaiyeciliğe heveslidirler.

Yüzlerce genç her sene yat kulüplerinin mektep gemileriyle uzun seferlere çıkarlar. Bizzat deniz ile çarpışa çarpışa hakiki denizciliği yaparlar ve öğrenirler. Bu gibi gençler askeri hizmetlerini bahriyede yapmak fırsatına nail olurlar. Hizmet müddetleri kısaltılır.

(Almanya’da su sporları) gibi koskoca bir mevzuyu izaha çabaladım. Sağlam bir gençlik yetiştirmenin vatan müdafaası noktasından pek büyük ehemniyetini anlayanlar pek kolayca su sporlarının da bu husustaki büyük hissesini anlarlar. Gönül arzu eder ki, üç tarafı su ile muhat yurdumuzdan bu güzel spora da ehemniyet verilsin.

Berlin, Nevin Hasan (Deniz)

Ulusal Birlik Gazetesi kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Yüzme ve Kürek Müsabakaları Programı

Yüzme ve Kürek müsabakaları
Su sporları ajansının yüzme ve kürek müsabakaları için kulüplere tamim ettiği program şudur:

Yüzmeler: (Moda deniz banyolarında)

  • 28 ve 29 Ağustos Teşvik
  • 11 ve 12 Eylül Seçme
  • 18 ve 19 Eylül Şampiyona

Kürek: (Yenikapı sahilinde)

  • 1 Ağustos birinci teşvik
  • 15 Ağustos ikinci teşvik
  • 15 Eylül şampiyona

Kürek müsabakaları 3 kategori üzerinden yapılacaktır: 4 tek dümenli, 2 çifte dümenli, tek çifte dümensiz.

İyi bir tetkik eseri olan bu programın aynen tatbiki, yüzmelerde idmancıların iyi netice almalarını intaç edecek mahiyettedir. Kapalı havuz olmadığından, sporcular idmanlarına ancak haziran ayında başlamakta ve tam formlarını ağustos nihayetinde bulmaktadırlar. Birincilik müsabakaları da eylül ortalarında yapıldığına göre, en iyi randıman verecek mevsim bulunmuş oluyor. Birincilik müsabakalarını daha evvele almak yanlış bir iş olur.

Kürek müsabakaları için tayin edilen 12 eylül tarihi isabetlidir. Zira idmancıların büyük bir kısmı mektepli olduklarından, ciddi idmanlarına ancak askerî kamptan sonra, 15 Temmuz’da başlayabilmektedirler. Bir kürekçinin de tam formuna girebilmesi asgarî iki aylık bir mesaiye mütevakkıftır.

Son Posta Gazetesi kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Amerika’nın Oksford Kembriçi

Vaşington Üniversitesi Kaliforniyayı mağlup etti

Kışın icrasına imkân olmayan bir spor varsa da o da kürektir. Kürek sporunun İngiltere gibi, Amerika’da da zengin muhitlerde meraklıları pek çoktur. Nitekim, yine geçen hafta sekiz tekler arasında yapılan yarış Amerika’nın birçok maruf simalarını bir araya toplamıştır. Müsabaka Kaliforniya’da yapılmış ve neticede olimpiyat şampiyonu Washington üniversitesi takımı, ezelî rakibi Kaliforniya’yı tam dört futa boyu geçerek bir yarış kazanmıştır. Ekipte tebdil yoktur; geçen yaz Berlin’de kazanan aynı takımdır. Resim Washington’ları müntehabdan biraz evvel göstermektedir.

Haber Gazetesi kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Oksford ve Kembriç yarışları dün yapıldı

Oksford Galip Geldi

Londra, 24 (TAN) — Oksford-Kembridç Üniversitelerinin sekizer çifte tıllık kayık yarışı dün Taynıfs nehri üzerinde yapılmıştır. Bu yarış, yarışın 89 uncu müsabakası idi. Oksfordlular on üç senedir üstüste on üç mağlûbiyete uğramışlardı. Bir türlü rakiplerini geçemiyorlardı.

Dünkü yarış harikulâde heyecanlı olmuş ve nehrin iki kıyısına dizilmiş olan yüz binlerce halkın teşvikleri arasında iki üniversitenin kayığı yarış mesafesinin muhtelif yerlerinde birbirini geçerek süzülmüşlerdir. Yarış ortalarında Kembridçlilerin rakiplerini bir kayık boyu kadar geçtikleri olmuştur. Oksfordlular Kembridçten daha faal idiler, fakat daha uzun dalgırmalı bir çekişle yarışın son merhalelerinde ileri atılamamışlardır.

Dünkü yarış harikulâde heyecanlı olmuş ve nehrin iki kıyısına dizilmiş olan yüz binlerce halkın teşvikleri arasında iki üniversitenin kayığı yarış mesafesinin muhtelif yerlerinde birbirini geçerek süzülmüşlerdir. Yarış ortalarında Kembridçlilerin rakiplerini bir kayık boyu kadar geçtikleri olmuştur. Oksfordlular Kembridçten daha faaldi, fakat daha uzun dalgıçlı bir çekişle yarışın son merhalelerinde ileri atılamamışlardır.

Nihayette Oksford kayığı üç boy farkla Kembridçi geride bırakarak musavat hattını geçmiştir. Yarışın rekoru 22 dakika 32 saniyedir.

Oksfordlular bu galibiyetle içinde takım idmanlarında dümençilik eden on yaşındaki küçük Maseyin de hissesi vardır. Kendinden üç misli yaştaki kürekçilere kalın erkek sesiyle kumanda vererek otorite ile idare eden sevimli küçük dümenciyi herkes kucaklamış ve Oksfordlular küplerine kadar omuzlarında götürmüşlerdir.

Ananeye giren bir heyecan

Yazan: EŞREF ŞEFİK

Oksfort – Kembridç kayık yarışında Londra’da bulunmamış olanların bu yarışın mânasını, İngiliz ananesine giren büyüklüğünü ve halini anlamalarına imkân yoktur. Bu hâdise İngiltere’de her şeyin üstüne geçen bir şeydir. O gün bütün İngiltere telgraf başında, radyo başında bekler…

İngiltere’nin millerce uzak yerlerinden sırf bu yarışı görmek üzere gelen binlerce seyirci, milyonu geçen Londra seyircileriyle bir arada Taymis nehri kenarına dizilirler. O gün bütün Londra halkı ikiye taksim edilir. Herkesin yakasında tuttuğu üniversitenin rozeti görülür. Ecenebiler de bilâhıyar o havaya kapılarak, bir dakika içinde mensup oluverdikleri üniversitenin rengini taşırlar… Spor rekabetindeki asaletin, galibiyet ve mağlubiyet hislerindeki vakarlı heyecanın ilâhi hale geldiği müsabaka Oksford – Kembridç mücadelesidir.

Londra’da bir yarışına şahit olduğum o iki üniversitenin rekabetini yirmi senedir hâlâ unutamam.
Kısaca diyeceğim ki: sporun şekliyle yapılanı ve o çeşidi, her spor temasında her insan özünü umutsuzluğa, bedbinliğe sevkedecek kadar dehşetli bir tesir bırakır.

Londra’da Oksford – Kembridç yarışını o halk arasında tam manasıyla anlayan bir adamın başka yerlerdeki spor seyircilerini senelerce yavan ve ufak bulmamasına imkân yoktur.

Bu itibarla, bedbinliğe çabuk kapılacak ve o histen silkilmeyecek karakterdeki gençlere bu tarihi yarışın tehlikeli olduğunu hatırlatayım. “Bir gören pişman bir de görmiyen” kabilinden Oksford – Kembridç yarışını herkese tavsiye ederim.

Şunu da hatırlatayım: Kembridç – Oksford yarışı ilk defa 1829 senesinin haziranında yapılmıştır. O günkü yarışta, Oksford’un sekiz centilmen kürekçisi; Kembridç sekiz centilmen kürekçisini geçmiştir. O seneden beri, Umumi Harp gibi büyük ve millî sebeplerle yalnız 19 kere yapılamayan bu yarışın seksen dokuzuncusu dün yine Taymis nehri üstünde şereflendirildi.

Tan Gazetesi kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Yarın İnciraltında deniz müsabakaları da yapılacak

Üzgünüm ama bu içeriği görüntülemek için izniniz yok.
Yeni Asır Gazetesi kategorisine gönderildi | Yorum yapın

İnciraltında Deniz Müsabakaları

İnciraltı’nda Deniz müsabakaları

Türk spor kurumu İzmir bölge heyetinin tertip ettiği deniz müsabakalarına feder ve gayri feder kulüpler iştirak edecektir. Şehrimiz bahriye filikaları ve pasaport kayıkları, balıkçı kayıkları ve sandallar kürek ve yelken yarışlarına gireceklerdir. Kazananlara madalya ve ikramiyeler dağıtılacaktır.

Yazının devamını okumak için lütfen giriş yapınız…

Gazeteler kategorisine gönderildi | Yorum yapın