Beykoz kulübünden Mehmet Sadi Beyin çok şayanı dikkat bir mektubu
932 kürek birinciliklerinin geçen hafta Beykoz’da yapıldığı malûmdur (bilinmektedir). Dün Beykoz kulübü azasından (üyesinden) Mehmet Sadi Bey’den açık bir mektup aldık. Bu mektupta dikkat ve alâkaya (ilgiye) değer bazı görüşler ve iddialar vardır. Bitaraflığımız (tarafsızlığımız) dolayısıyla bu mektubu hemen aynen neşrediyoruz (yayımlıyoruz). Alâkadarların (ilgili kişilerin) verecekleri cevaplarda bittabi (elbette) sütunlarımız açıktır.
Türkiye İdman İttifakı merkez heyeti riyâsetine (başkanlığına)
Efendim; artık müzmin (süregelen) bir hâle gelen (Spor) hareketleriyle yakından alâkadar (ilgili) olmak fırsatını elinizde tutuyorsunuz. Sizi uzaktan târiz (eleştiri) edenler bütün adîl (adil) kudretinizle (gücünüzle) ve bütün selâhiyetinizle (yetkinizle) bugüne kadar oynanan oyunlara kat’î (kesin) bir hatime (son) vereceğinize emin bulunuyorlar. Hele Beykoz gibi, dedikodulu spor muhitlerine (çevrelerine) sokulmamış, spor sahalarında az çok şerefli bir mevki hazırlamaya çalışmış, fakat daima aldatılmış bir kulüp sizi bir kurtarıcı gibi telâkki (kabul) etmiş bulunuyor. Nereye bakılsa, kulüpçü zihniyeti ile harekete eden, kime anlatsanız kulak asmayan bu spor muhitinin için sizin temiz şahsiyetinize (kişiliğinize) hitap etmeyi en büyük vazife bildik…
Bakınız, beş on gün onu, bunu dinleyipte bir karar vermekte geç kalındığı (geciktiği) için sizin iminiz (güveniniz) ortaya konarak neler yapıldı. Geçen sene kulüplerin intihâbile (seçilmesiyle) iş başına geçen (Denizcilik heyeti) 932 senesi kürek müsabakaları (yarışmaları) programını tesbit (belirleyip) ve kulüplere teblîğ (bildirim) ediyor. Hazırlıklarını yapan kulüpler ve bu meyanda (arada) (Beykoz kulübü) tesbit edilen (belirlenen) yarış mesafelerine ve muhtelif (çeşitli) futa (kayık) cinslerinin programda dizilişine göre (Ekip) yerlerini tasnif (düzenleyerek) ederek çalışıyor.
Birinci teşvik (teşvik edici) müsabakası yapılıyor. Geçen sene şampiyonluğu kaybeden Galatasaray müsabakada yalnız dört yarışta muvaffak (başarılı) olabilecek, heyete şamandıraları terkederek (terk ederek) ve yarışı terkederek çekiliyor.
İkinci teşvik (teşvik edici) müsabakasına (yarışmasına) iştirak (katılmak) etmemekle beraber işitiyoruz ki Denizcilik heyetinin yarışlar hakkındaki programına itiraz (karşı çıkma) ediyor. İtirazlarının muhik (geçerli) gösterebilmek için diğer kulüpleri de peşine takarak (ya bizim dediğimiz olur, yahut yarışlara girmeyiz) diye heyeti istifaya mecbur (zorunlu) etmeye çalışıyor. Bu arada geçen mükaleme (görüşmeleri), mülakat (konuşma) hatırlayacaksınız. Gene işitiyoruz ki heyet bu kulüplere itiraz ettikleri tenkit (eleştiri) meseleleri tahriren (yazılı olarak) bildirmek (haber vermek) lüzumuna (gerekliliğine) dair bir tezkere (yazılı belge) gönderiyor. Buna cevap vermek zahmetini ihtiyar etmeye lüzum (gerek) görmeden ve heyetin bir azasını (üyeyi) istifaya mecbur ederek zatıâlilerini (kendi kişiliklerini) kasten (biz görüştük, böyle olacak, yani programı kendisi yaptı) diyerek mıntıka (bölge) reisine istediklerini kabul ettiriyorlar.
İstedikleri şu idi:
Yarış mesafelerini uzatmak, (kıdemli) müsabakalarını birbirini takiben yaptırmak… Maksatları da, zaten her kulüpte mebzulen (bolca) yetiştirilmeyen Beykoz birinci sınıf kürekçilerini yormak, onların müteakip (sonraki) yarışlara iştirak (katılım) edememelerini temin (sağlamak) etmektir.
Nihayet muvaffak (başarılı) oldular. Henüz istifa etmeyen Denizcilik heyetinin reisini işe karıştırmayarak ilk defa denize çıkan hakemlerin huzurunda yarışlar yaptılar. Pek muhterem (saygıdeğer) beyefendi, buraya kadar okuduklarınıza karşı ihtimal (muhtemelen) diyeceksiniz ki, siz de bir kulüpçüsünüz, beş kulübün ittihat (birlik) ettiği bir meselede tek kalan kulübün hakkı yoktur…
Hayır beyefendi, filhakika (gerçekten) kulüpçüyüm, çalışanın huzurunda hürmetle (saygıyla) ilgilenirim. Sporu istismar ederek ne bankada şef, ne de şöhretlere iltifat (övgü) eden stadyum hissedarı veya (spor levazımı mağazası) sahibi olmadım. Fakat şunu öğrendim ki kendi mütevazı (alçakgönüllü) köşesinde çalışan, temiz inkişafında (gelişiminde) insanlığın faziletini kovalayan bir kulüp için hakkı hayat yoktur.
Nizamnâmeyi (yönetmeliği) istediği zaman ileri süren, fakat istediği zaman da bir tarafa bırakan bazı hâkimlerin (hakemlerin) elinde oyuncak olmuş bir klüp (kulüp) size haykırırsa, bu kadar uzun sözler sizi tasdi ederse haksız mıdır?
Bir kalabalık, temsil ettiğiniz heyeti, hattâ (hatta) karşısına çıkmak suretile (şekliyle) değil, karşısına çıkmağa (çıkmaya) cesaret edemeyerek gıyabında (yokluğunda) düşürmeğe (düşürmeye) kalkışsa ve onun ilân (ilan) ve tesbit (tespit) ettiği her hangi bir programı tanımazsa bu spor âleminde (aleminde) bir anarşi demek değil midir?
Böyle ise hâdise (hadise) aynen olmuştur, deniz üzerinde daha neler yapılmıştır… Müsabaka (yarışma) akşamı saat altı buçukta… üç çifte futa (kürek) müsabakası daha başlamamış… Üç çifteden sonra iki çifte dirsekli (omuz omuza) müsabakası yapılacak… Klüpler (kulüpler) birbirini takip eden yarışlar için kuvvetlerini taksim (paylaştırmak) etmeğe (etmeye) mecbur… Vakit geç, sular kararmış… O aralık gizli bir el bir klübe (kulübe) haber gönderiyor: Son yarış tehir (erteleme) edilecek… Taksim (paylaşılması) edilmesi lâzım (lazım) gelen kuvvetler derhal üç çifte futada teksif (yoğunlaştırma) ediliyor ve Galatasaray üç çiftede kazandırılmış oluyor. Zavallı Beykoz tekrar yarış var diye, kuvvetini bölmüştü, yarışı da kaybediyor.
Karanlık o kadar fazla idi ki, iki adım ötedeki sandal (tekne) görmek mümkün değildi. Hakem motoründe (motorunda), deniz yarışlarına, o gün alâkadar (ilgilenmiş) edilmiş hakemler konuşuyorlar. (Hiç bir şey göremiyeceğiz (göremeyeceğiz), futalar birbirine çapariz (engel) verirse, dümenci hamleciye (yardımcıya) yardım ederse nasıl göreceğiz?)
Ve yarış güya (sözde) yarış, karanlığın içinde yapılmış oldu. Halbuki yolda neler oluyor, gene gizli bir motör futanın (teknenin) birine bir ip atıyor. Görürler diye vazgeçiliyor, görülmesi ihtimali olmayan şey yapılıyor, dümenci bir müddet, pek âlâ kürek çekiyor.
Hakem motörü de bir de deniz âlemine çıkılmış gibi karanlığın içinde hiçbir şey göremiyerek dolaşıyor. Aynı hakem kürekçiyi teşci (teşvik) eden serdümenin (dümencinin) kol hareketlerini fiilî yardım telakki (kabul) ederek güneş varken yani gözleri görürken Beykoz fıtasını (teknesini) müsabaka harici bırakmıştır.
Nihayet bu sefer resmen ilân edilmiştir ki son müsabaka tehir (ertelemek) edilmiştir. Demek ki karanlıkta müsabaka yapılamazdı. Neden, gene karanlıkta üç çifte yarışları yapıldı? Hakeme sorarsanız ‘min tarafillah nazil olmuş gibi’ (Böyle olacak) der. Kime anlatayım beyefendi, dertlerimizi hangi âdil (adil) baş dinleyecek. Elbette siz dinleyeceksiniz. Bütün mertebeleri (aşamaları) atlayarak size kadar gelen bu yazı ile sporda oynanan şeylerin ancak binde birini saydığımıza kaniiz (inandık). Gr-yabî hürmetlerimin (saygılarımın) kabulünü rica ederim efendim.
Beykoz kulübünden
Mehmet Sadi